21 Ocak 2013 Pazartesi

    
                                 ''Çalışma, yeteneği yener. Eğer yetenek çalışmıyorsa.'' 

20 Ocak 2013 Pazar



Takımından apar topar kovulan teknik direktör futbolculara bıraktığı not. Kısaca '' Gülümseyin, sabırlı olun, çalışın '' diyor.
 

8 Ocak 2013 Salı

Affetmek

Ne yapalım yani? Affetmeyelim de içimizde mi besleyelim bizi üzenleri? Onlar ki ayrı bir canlı türüdür ve insanın ruhundaki huzurla beslenir. Affetmedikçe, hep bir parçaları kalır içimizde. Affetmedikçe, sessizce kemirirler bizi, içten içe. Hani o meselde düşmanını neden sırtında taşıyarak nehirden geçirdiğini sorup duran kardeşine "Ben adamı sırtımdan indireli çok oldu. Sen de indir artık sırtından şu adamı," diyor ya adam, öyle işte. İndirelim kalbimizin sırtından artık onları. Affedelim ve çekip gitsinler. Çünkü hayatından çıkarmak, affetmekle olur ancak. Affetmedikçe, zinciri ne kadar uzun olursa olsun, bir ucu yüreğimize bağlı birer mahkum onlar. Ya da biz mahkumuz. Ne farkı varsa....

Ben ne bir öfkeyi nefrete dönüştürecek kadar çalışkanım ne de bir nefreti taşıyabilecek kadar güçlü. Güçlü olmak gibi bir arzum da yok zaten. Varsın güçsüz bilsinler beni affediyorum diye. Öyle affetmenin asaletinden filan da dem vuracak değilim. Yemişim asaleti. Asalet deyince aklıma kibar kibar yemek yeme zorunluluğu geliyor. Ne bileyim, bir dürümü yağını akıta akıta yiyemedikten sonra asil olmuşum olmamışım çok umurumda değil. Velhasılı, ne insana yüklediği varsayılan asaletle kandırırım kendimi ne de başka bir şeyle. Hiçbir şey olmak için değil, bir biçimde görünmek için değil, kendi üşengeçliğimden ve bencilliğimden benim bu affetmek sevgim. Hani reklamlarda derler ya, "iz bırakmayan yüzey temizleyici", öyle bir şey işte. "Mr. Af-man" Tabii ki o reklamlarda tanıtılan ürünler nasıl aslında iz bırakıyorsa affetmek de bırakıyor. Zaten unutmak değil mevzu, yarayı kaşımaktan vazgeçmek. Ya da affetmek, kucaklamak değil canını yakanları. Kendi yarana merhem sürmek yalnızca.

Bencilim ben de her insan kadar. Benim de canım tatlı. Bir nefret uğruna kaşıyamam, kanatamam yaralarımı. Vicdanımın rahatına bakarım ben. Kafam rahat etmeli. Haklı olduğuma inandığım kırgınlıklarımda dahi adım atıyorsam, rahatıma düşkünlüğümden hep. İyi ya da mağrur insan kıyafetine girmek için yapılan bir diyet değil yani.

kaynak: http://enaryo.blogspot.com/

5 Ocak 2013 Cumartesi

          "Bu hain, aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu. Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara. Ne mutlu ağlayabilen adamlara. Ne mutlu üç kuruşluk dünyanın sahte yüzlerine pabuç bırakmayan insanlara..." 
     

                      Kaynak:http://dusuncesandali.blogspot.com/

1 Ocak 2013 Salı

2013

    
          Yeni yıl hepinize mutluluk, para, aşk,... getirsin diyeceğim ama biliyorum gelmeyecek. 2013'de diğer yılların kopyası olacak. Çöplüğümüze yeni günler ekleyeceğiz o kadar.
    
      İnsanlar dertlidir.Her daim bu böyledir.En olmadık şeylere kafa yorup duruyoruz bu yıl da böyle olacak.
     
      Hiçbir zaman yeteri kadar paramız olmadı.Bu yıl da böyle olacak.
      
      Hep umudumuz kırıldı.Bu yıl da böyle olacak.
       
      Aldatıldık, kandırıldık.İnsanlar, aynı insanlar.Değişmediler.Aldatılmaya kandırılmaya devam.
       
      Kendi kendimize sözler vermeye, bir şeyleri değiştirmek isteyeceğiz.Her zaman olduğu gibi bu yıl da başarısız olacağız.
      
      Milyon tane karar alıp milyon tanesini yapamayacağız.
           
      Unutmak istediğimiz günlere yenisi eklenecek.İyi hissettiğimiz günlerin sayısı ikiye katlanmayacak
      
      Ağlayacağız, kendimizden nefret edeceğiz.İnsanlardan tiksineceğiz. 

     Elbet iyi şeyler de olacak ama bunlar geçen yıldan daha fazla olmayacak.


        Hayatınız değişmeyecek.Her yeni yılda gönlünüzden ne geçiyorsa onu dilediniz ve hep dileğiniz gerçekleşmedi.Bari bu yıl böyle yapmayın.Belki böyle mutlu olabilirsiniz.