16 Mayıs 2014 Cuma

Yorumsuz (alıntı)

KIM BU SİSTEM?

TOPLU ACILARDA KENETLENIP, TOPLUCA ÇEMKIRMEYE IYICE ALIŞTIK…
Gezi Parkı’nın üstünden bir sene geçmeden Soma faciası… İhmal mi kaza mı “fıtrat” mı ne idüğü hala belirsiz bir felaketin kurbanı 600 can olduğu söyleniyor. İnsanlar yakınlarının cansız fotoğraflarını barkovizyondan izleyip teşhis ediyor. Türkiye Başbakanı “fıtratında var, hutbe okuturuz, hatim indiririz, zaten Kuran’da der ki…” cümlelerinden çok sonra, bir zahmet “olay araştırılacaktır” diyor…
Tamam  haddim  değil ama yine de, twitter’da facebook’ta yaygarayı koparan çevreme, eşime dostuma bakıyorum, dönüp kendime bakıyorum… Olayların sanki dışındaymışız gibi kendimizi ayrıştırıp, sedye kirlenmesin diye ayağını uzatamayan kazazedeye,
“hay ben senin çizmelerini çıkarmana sebep olan sisteme….” diye yazışımıza bakıyorum…
Arkadaş, biz çok mu günahsızız!
Biz değil miyiz evimize temizliğe gelen ablaları teyzeleri sigortasız çalıştıran?
Biz değil miyiz; sıfatımız, titrimiz, görevimiz her ne olursa olsun, yanımızda çalışan elemanların sigortasından kaytarmak için elinden geleni ardına koymayan…
Biz değil miyiz “fiş kesmeyiver” deyip vergi kaçırılmasına çanak tutan…
Ama işimize gelince “senin maaşın benim vergimle ödeniyor” diye memur azarlayan…
Garsona, şoföre, kapıcıya, çöpçüye, belediye işçisine, çağrı merkezi çalışanına keyfimize göre ayar veren, aşağılayan…
Madem sisteme küfredicez, iktidara küfredicez, bizim iktidar olduğumuz alanlara bir bakalım…
Stajyer olarak çalıştığı yere üstüne para ödeyen arkadaşım var benim? Onun patronları güya hümanist… Yersen…
2 yıl önce çalıştığı diziden hala parasını alamamış arkadaşım var? Onun patronları da güya iktidar karşıtı sanatçı, sinemacı… Yersen…
Kolu kırılan 70 yaşındaki amcaya “zaten yaşadığını yaşamışsın, sakat kalıver” diyen bir profesör var mesela devlet hastanesinde… Bu profesöre de sorsan Hükümet karşıtı… Yine yersen…
Sonra da bir kol ameliyatına 65 bin lira alan özel hastaneler var… O hastane sahipleri de haktan hukuktan insaniyetten yana… Yersen…
Geçenlerde yere çöp attığı için bir kadını uyaran arkadaşımı, çocuklarının önünde saçından tutup tartaklayan bir “anne” var mesela,  sorsan o da Başbakan’ın birini yumruklamasına isyan eder… Yersen…
Otobüste tacize uğrayan ve etraftan yardım uman bir kızdan gözlerimizi kaçırmışlığımız var mesela… Koca otobüs kafasını çeviriyor, kıza sürtünüp duran adamı yok sayabiliyorlar… Ama hepsine sorsan, namus ahlak bekçisidir… Ye yiyebilirsen…  
Ya da kendi ailesini, eşini dostunu dolandıran, sonra da mağdura yatan tanıdıklarım da var…
Başbakan’ın oğluna küfrederken, etraftan aldıkları borçları kapatmayı unutuverip tatile çıkan arkadaşlarım da var.  
Birbirlerine birlik beraberlik kardeşlik nutukları çekip, işleri biter bitmez selamı sabahı kesen iş arkadaşlarım da var… 
Her gün dışardan yemek söyleyen, toplu taşımaya tenezzül etmeyip devamlı taksiye binen, tükettiği ambalajlardan Brezilya’da her gün bir favela diktirebilecek kudrette çöp üreten arkadaşlarım da var…
Bir giydiğini bir daha giymeyen, çocuğuna aldığı oyuncaklarla köy doyurabilecek arkadaşlarım da… Ama sorsan onlar da sisteme karşı…
Bu sistem ne mene bir şeyse hepimiz dışındayız!
Şimdi “sedye senden kıymetli mi kurban olurum” diye yazıyoruz ya…
Romantizm de bir yere kadar… Sen evine yük taşımaya gelen hamala, sırtında buzdolabı varken ayakkabısını çıkarttırıyor musun, çıkarttırmıyor musun… Önce onu bir de…
Biz bu ülkede nasıl yaşıyoruz… Bizim etrafımıza ne faydamız var… Bizim kendimize ne faydamız var… Ne kadar dürüstüz?
Biz Van’da da kenetlenmiştik, Gezi’de kenetlendik, Berkin öldü kenetlendik, şimdi Soma’da kenetlenelim, uğraştığımız ve uğraşacağımız şey Başbakan ve şürekâsı zannededuralım…  Böyle  deşarj olalım…
Bu Başbakan gider yenisi gelir, bizde kafa değişmedikçe de, hiç bir şey değişmez…
Kimseler kusura kalmasın…  Dostoyoveski’nin dediği gibi…
Herkes her şeyden sorumludur…
Nuran Evren Şit
15.05.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder