31 Mayıs 2013 Cuma
Demokrasimiz Tükendi
Bugünlerde sağduyulu insanların dinlenmesine ihtiyacımız var. Haşim Kılıç gibi insanları sözlerine kulak vermeliyiz. Bu yüzden yaptığı bir konuşmayı aynen sizlere paylaşıyorum.
Haşim Kılıç:
Birlikte yaşama iradesi var oldukça, demokrasinin imkanları kullanılarak sorunlarımızı çözmek zor olmayacaktır. Dini, etnik ve sınıf savaşlarının en yoğun yaşandığı Avrupa, komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerden, demokrasi ve hukuk devleti mücadelesini vererek kurtuldu. Demokratik değerleri ve hukuk devleti anlayışının gereklerini konuşmak zorundayız.
Toplumu, çoğunluğun veya azınlığın dayatmaları ile karşı karşıya bırakmak, gerilimi arttıracağı gibi, diyalogların kopmasına neden olacağı açıktır. Müzakere yapılmaması, yeni öneri üretilmemesi, meşruiyet zemini daralmış yeni birliktelikler doğuracaktır. Toplumun bir bölümüne anayasal sürece katılma onurundan yoksun bırakıldığı hissi yaşatılacaktır. Azınlıkta kalan kesimlerin temel haklarının sayısal üstünlüklere bakılmaksızın hukuk devletinin teminatı altında olduğu unutulmamalıdır.
Anayasada değişmemesi gereken tek kırmızı çizginin insanlık onuru olduğunu ifade etmiştim. Bu düşünceye, Cumhuriyetin nitelikleri olan demokrasinin, laikliğin ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin gözardı edildiği gerekçesiyle bazı kesimlerin eleştirileri oldu. Anayasamızda yazılı olan Cumhuriyet’in ve ona bağlı niteliklerinin tek amacı onurlu bir insan, onurlu bir millet ve onurlu bir devlet yaratmaktır. Yasamanın, yürütmenin ve özellikle de yargı organlarının bazı kesimlere imtiyaz sağlayan yanlış uygulamaları ciddi sorunların yaşanmasına yol açmıştır. Yeni anayasanın odak noktasını oluşturacak insanlık onuru, Anayasa’nın tüm hükümlerinin rafine edilmiş özetidir.
İnsanların onurlu bir hayat yaşayabilmesi için hukuk devleti anlayışının hâkim olduğu devlete ihtiyacı vardır. Hukuk devletinin odağında iktidarın sınırlandırılması vardır. Her türlü endişeden uzak yaşamın asıl güvencesi, bağımsız ve tarafsız yargı sistemidir. Bize ya da ötekine yakın, hakim ve mahkeme ayrımının söyleme dönüşmesi, hukuk devletine verilebilecek en kötü haberdir.
Güçler ayrılığı fikrinin amacı, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır. Bu fikir, yasama, yürütme ve yargı erklerinin aynı elde toplanmasının, özgürlükler açısından büyük bir tehdit oluşturduğu varsayımına dayanır. “Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır” sözünün geçerliliği tarihsel olarak ispatlanmıştır. Özgürlüklere tehdit oluşturması bakımından, bir kişinin sınırsız iktidarı ile çoğunluğun sınırsız iktidarı arasında özde bir fark yoktur.
Hayat tarzlarına yapılan müdahalenin yarattığı hak ihlalleri insan onurunda kapanmayan yaralar açmıştır. Siyasi ve sosyal tarihimiz, etkileri yıllarca sürmekte olan anlamsız, sonuç doğurmayan, hayali endişe yüklü düşüncelerle toplumun bazı kesimlerinin hayat tarzlarına yapılan müdahalelerin izleriyle doludur. Toplum vicdanı ikna edilmeden atılan adımlar, demokratik hukuk devletinin sicilini bozmaktan başka sonuç doğurmuyor. Başkalarının haklarına sahip çıkmak bir insanlık erdemidir.
28 Mayıs 2013 Salı
Aşk İşleri
Olmuyor, ne yapsan olmuyor bu işlerde. Kendini kaptırma hızımıza hayat mı yetişemiyor yoksa kendimi kaptırdığımızdan hayat mı ciddiye almıyor bizi bilmiyorum.Anlayacağınız herkes gibi bu konuda ben de dertliyim..
Aşk işlerinde başarılı olanlar gerçekten başarılı mı bilmiyorum ama bana mümkün gelmiyor. O yüzden hayattaki amacım bu işte başarılı olmak olmadı. Herkes nasıl acı çekiyorsa ben de çekecektim. Umursamıyorum artık onu deyip akşam kıza telefonda ağlayan erkekler gibi de olmak istemedim. isteklerime ulaşabilmek ve istemediğim durumların başıma gelmesini engellemek için kriter(şu an aklıma başka bir şey gelmiyor tam karşılığı bu değil) belirledim. Kriter derken şöyle güzel olsun böyle güzel olsun gibi bir şey değil, açıklayayım da kurtulayım bu dertten.Kriterim sevmek.Bu kadar basit bir şey işte.
Sevmek konusunda tüm klişeleri biliyorsunuz, bir de ben kafanızı şişirmek istemem. Sevmek, kutsal bir duygu. Hormonlarınızın etkisi ile takıldığınız kızlara karşı hissettiğiniz değil, bence.Ergenlere girmek istemiyorum. Sevmek, pek fazla ederi olmayan duygu.Bunu öğrendim.Öğrendikten sonra daha fazla sevdim.
Hayat bakışım gibi aşkta da birine benzemek istemedim.İnsanların yaptıkları yanlışları ben yapmamak için uğraştım. Yalanlarla kız tavlamak benim yapamayacağım şey değil yapmayacağım şey oldu. Hissetmediğim hiçbir şeyi söylemedim.Savunamayacağım davranışları yapmadım. Saygının tanımını en geniş anlamda kabul ettim, öyle davrandım. Sevgimin yanında saygımı eksik etmedim.
Eskiden benim de 'kendimce felsefem' yoktu. Sıradan bir insandım. Sonra aşık oldum( hala devam ediyor ). Her şeye artık daha farklı bakıyorum. Dertliyim dedim yazının başında, biliyorum. Aşk acımı çok özel arkadaşlarıma anlatıyorum. Bu kadar seçicilik yapıyorken yazı da içini dökmek bana mantıklı gelmiyor.
Kendimce bir felsefe edindim. Farklı bir yol izlemek istedim. Sonucunda dibe vurdum. Demek istediğim ne yaparsan yap olmuyor...
Aşk işlerinde başarılı olanlar gerçekten başarılı mı bilmiyorum ama bana mümkün gelmiyor. O yüzden hayattaki amacım bu işte başarılı olmak olmadı. Herkes nasıl acı çekiyorsa ben de çekecektim. Umursamıyorum artık onu deyip akşam kıza telefonda ağlayan erkekler gibi de olmak istemedim. isteklerime ulaşabilmek ve istemediğim durumların başıma gelmesini engellemek için kriter(şu an aklıma başka bir şey gelmiyor tam karşılığı bu değil) belirledim. Kriter derken şöyle güzel olsun böyle güzel olsun gibi bir şey değil, açıklayayım da kurtulayım bu dertten.Kriterim sevmek.Bu kadar basit bir şey işte.
Sevmek konusunda tüm klişeleri biliyorsunuz, bir de ben kafanızı şişirmek istemem. Sevmek, kutsal bir duygu. Hormonlarınızın etkisi ile takıldığınız kızlara karşı hissettiğiniz değil, bence.Ergenlere girmek istemiyorum. Sevmek, pek fazla ederi olmayan duygu.Bunu öğrendim.Öğrendikten sonra daha fazla sevdim.
Hayat bakışım gibi aşkta da birine benzemek istemedim.İnsanların yaptıkları yanlışları ben yapmamak için uğraştım. Yalanlarla kız tavlamak benim yapamayacağım şey değil yapmayacağım şey oldu. Hissetmediğim hiçbir şeyi söylemedim.Savunamayacağım davranışları yapmadım. Saygının tanımını en geniş anlamda kabul ettim, öyle davrandım. Sevgimin yanında saygımı eksik etmedim.
Eskiden benim de 'kendimce felsefem' yoktu. Sıradan bir insandım. Sonra aşık oldum( hala devam ediyor ). Her şeye artık daha farklı bakıyorum. Dertliyim dedim yazının başında, biliyorum. Aşk acımı çok özel arkadaşlarıma anlatıyorum. Bu kadar seçicilik yapıyorken yazı da içini dökmek bana mantıklı gelmiyor.
Kendimce bir felsefe edindim. Farklı bir yol izlemek istedim. Sonucunda dibe vurdum. Demek istediğim ne yaparsan yap olmuyor...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)